Anne Babalık Elbiseleri
Anne Babalık Elbiseleri bize neyi ifade ediyor. Anne-Babaların üzerinde istisnasız, anne-babalık rolü ile ilgili ağır elbiseler var ve bu elbiseler çoğunlukla ömür boyu taşınan, dolayısıyla ebeveyn çocuk ilişkisine olumsuz yansıyan elbiseler ne yazık ki…
Doğumla birlikte, çaresiz ve varlığının devamını sadece sizin varlığınız ve yaptıklarınızla sürdürecek bir insan yavrusu ile karşı karşıya kalırsınız. Hiçbir canlı; kendi başına ayakta duracak kadar büyümek için, insan yavrusu kadar uzun zamana ihtiyaç duymaz.
Yani anne-baba olmakla başlayan sorumluluk, çok uzun soluklu bir sorumluluktur.
Artık hayat farklılaşmıştır. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İsteklerimiz, hedeflerimiz, hayallerimiz farklıdır.
Öncelik çocuklarındır. Alışveriş yapılacaksa önce çocukların ihtiyacı karşılanmalıdır, yemek saatiyse önce çocuklar doyurulmalıdır, hafta sonu program yapılacaksa çocuklara da uygun mekânlar seçilmelidir, tatile çıkılacaksa çocuklar…
Hayattaki birinci rolünüz anne-babalık rolü olmuştur. Diğer roller bazen yok olur bazen de çok geri planda kalır.
Anne-Babalık çok iyi niyetli bir roldür.
Bütün anne-babalar çocukları için hep iyi olanı isterler. Yaptıkları her şey onların iyiliği içindir.
Hep iyi şeyler yapmak zorunluluğu, böylesine karşılıksız bir iyi niyet, sorumluluk…
Sonunda da o ağır elbiseleri ne zaman ve nasıl olduğunu anlamaksızın giyinmişizdir bile.
Acaba bu ağır elbiseleri kim giydirir?
Toplumun anne-babadan anne-babalıkla ilgili beklentileri, anne-babaların kendilerinden beklentileri ve de tabii ki anne-babanın kendi anne-babasının kaçınılmaz etkileri.
Sonra da kocaman ağır anne-babalık elbiseleri…
Ana-Baba Okulu çalışmalarında “İyi bir anne ya da iyi bir baba nasıl olmalıdır/nasıl olmamalıdır?” çalışması yaparız.
Ve liste başlar. Anne-Babalar neredeyse nefes almadan sıralarlar…
İyi Bir Anne-Baba Nasıl Olmalıdır/Olmamalıdır?
* Sevgi dolu-Şefkatli olmalı
* Sabırlı-Sakin olmalı
* Sorumluluk sahibi olmalı
* Tutarlı olmalı
* İyi bir dinleyici olmalı
* Kararlı olmalı (bir kere hayır dedi mi dediğinden dönmemeli…)
* Şefkatli olmalı
* Bilgili olmalı
* Sakin olmalı
* Yerine göre sert olmalı ( yeri geldiğinde otoritesini kurabilmeli…)
* Ama genelde sert olmamalı ( her şeye de kızmamalı…)
* Hoşgörülü olmalı
* İlgili olmalı ( ona yeterli vakti ayırmalı…)
* Özverili olmalı ( yemedim,yedirdim-giymedim giydirdim…)
* Her konuda iyi model olmalı (davranışlarına dikkat etmeli…)
* Kötü model olmamalı
* Candan olmalı
* İyi bir eğitimci olmalı ( derslerinde yardımcı olmalı, eksiklerini tamamlamalı…)
* Hatta iyi bir doktor olmalı ( hastalıklarını tanımalı, tedavilerini bilmeli…)
* Temiz olmalı ( gerek ev gerekse çocuğun üstü başı hep temiz olmalı…)
Diye uzar bu liste.
Ama şöyle bir uzaktan bakıldığında ne görüyorsunuz?
Siz böyle birini tanıyor musunuz?
Ben tanımıyorum.
Böyle bir anne-baba yok.
Böyle bir insan da olamaz zaten.
Kendisine bu kadar çok beklenti yükleyen anne-babaların hep yorgun ve hep şikâyetçi olmaları kaçınılmaz değil mi?
Hayatta da anne-babalıkta da belli başlı kurallar var ama spontanlık yitirilmeye başlandığında hayat da anne-babalık da çekilmez oluyor.
Yapmamız gerekenler, yaptıklarımız olmuyor her zaman.
Anne-babanın da insan olduğunu ve zaaflar gösterebileceğini kabul ederek başlamak lazım bu yolculuğa. Yoksa kendinize insanüstü beklentiler yüklerseniz, hem kendinizi hem de çocuğunuzu bu yükün altında ezersiniz.
Spontanlık en genel tanımıyla; yeni durumlara yeni ve uygun tepkiler verebilmektir ki çocuklarla çıkılan bu muhteşem yolculuk, anne-babayı her gün yeni durumlarla karşılaştırır. Kaygılar ise spontanlığı yok eder.
Yoğun beklentiler kaygıyı büyütürken, kaygı da spontanlığı öldürür.
İşte bu kaygılardır anne-babaya ağır gelen ve taşımakta zorlandıkları elbiseler.
Bu elbiseleri çıkarmaya çalışmak lazım özgürleşebilmek için.
UNUTULMAMALIDIR Kİ ANNE-BABA ÖNCE İNSANDIR…
Sevgiyle kalın…
Psikolog Ebru YILMAZ