Okul Öncesi Dönemde Çocukların En Çok Sorduğu Sorular
Çocuklar dünyayı sadece oyunlarıyla değil aynı zamanda sordukları sorularla ve aldıkları yanıtlarla da keşfederler. Bitmek bilmeyen soruları ise ebeveynleri kimi zaman şaşırtıyor, kimi zaman da korkutabiliyor. Oysa çocuklar meraklıdır ve onların yaşamı keşfetmeleri de bu merakları sayesinde mümkün olabiliyor. Peki, okul önce dönemde çocukların anne babalarına en çok hangi soruları sorduğunu biliyor musunuz? Bu sorulara nasıl yanıtlar vermek gerektiğine dair bilgileri de hemen sizlere aktarıyoruz.
Ben Nasıl Oldum?
Bu soruyu sormayan çocuk sayısı son derece azdır. Çocuklar sorunun yanıtını merak ettiklerinde kendilerine en yakın hissettikleri kişiye ansızın bu soruyu yöneltebiliyor. Ebeveynler için soruyu yanıtlamak biraz güç olabilir ancak uzmanlar soruya yanlış bilgi içermeyen çocukların anlayabilecekleri bir dille yanıt vermek gerektiğini söylüyor. Bu soruya asla “seni cami avlusunda bulduk, leylekler getirdi, sen bize hediye edildin” gibi yanıtlar verilmemeli. Uzmanların önerisi şu ve benzeri bir açıklama yapmak oluyor: “Biz anne ve baba olmayı çok istedik. Benden ve babandan birer parça birleşti ve sen karnımdaki bir yuvada büyüdün. Sonra doktor yardımıyla dünyaya geldin.”
Büyüyünce Seninle Evlenebilir Miyim?
Bu soru da gayet normaldir ve çocukların anne/babalarına olan hayranlıklarından kaynaklanır. Genellikle 3 ila 6 yaş arasında sorulan bu soru çocukların ait olduğu cinsiyetin özelliklerini keşfetmesiyle başlıyor. Bir anlamda çocukların cinsel kimlik kazanımıyla birlikte karşı cinse olan ilgileri bu ve benzeri sorularla çocuklar tarafından anlamlandırılmaya çalışılıyor. Peki, bu soruya nasıl yanıt vermeli? Uzmanların önerisi şöyle: “Bir gün sen de büyüdüğünde çok sevdiğin biriyle güzel bir yuva kuracaksın. Ben ve annen/baban hep senin yanında olacağız.” Bu ve benzeri sorulara olabildiğince kısa yanıtlar vermek gerekiyor. Çocukların anlayamayacağı kavramları ve kelimeleri kullanmadan açıklama yapmak ise en doğrusu!
Daha Ne Kadar Var?
Çocukların uzun yolculuklarda hatta kısa yolculuklarda bile yetişkinler kadar sabırlı olmalarını bekleyemeyiz. Kısıtlı bir hareket alanının olduğu yolculuklarda bu soruyu duymayan anne ve baba yoktur. Eğer aldığı cevap çocuğu tatmin etmezse çocuklar etrafa vurmaya, ağlamaya, koltuğa tekme atmaya ya da yanındaki kişiyi rahatsız etmeye başlayabilir. Anne babalar ise çocuklarına nasıl bir yanıt vermeleri gerektiği konusunda kararsız kalıyor. Bu durumda çocukları kandırmayın ve çok az kaldı, bitmek üzere gibi yalanlar söylemeyin. Verilmesi gereken cevap ise çocukların odağını dağıtmak üzere olabilir. Örneğin “en sevdiğin çizgi film hangisiydi? İşte onun kadar sürecek” ya da “arkadaşının doğum günü partisini hatırlıyor musun? İşte onun kadar sürecek” gibi yanıtlar verebilirsiniz. Seyahatlerde çocukların sıkılmasını önlemek için basit oyunlar da oynayabilirsiniz.
Neden Bu Kadar Küçüğüm?
Eski fotoğraflara baktığında çocukların sordukları yegane sorulardan biri de “neden bu kadar küçüğüm” oluyor. Hatta bebeklik fotoğraflarını gördüklerinde “bu ben değilim” şeklinde inkarlar da gelebilir. Çocukların gördükleri küçüklük hallerini inkar etmeleri gayet normal bir durum. Kendilerini küçük gördüklerinde şaşırmaları da bir o kadar olağan! Böyle durumlarda çocuklara durumu şu şekilde açıklayabilirsiniz: “Her çocuk bu kadar küçükken dünyaya gelir ve zamanla büyür. Ben de dünyaya geldiğimde bu kadar küçüktüm ve zamanla büyüdüm. Sen de zaman ilerledikçe büyüyeceksin.” Konuyu karmaşıklaştırmadan, sade ve kısa şekilde yanıt vermek çok büyük önem taşıyor.
Allah Nerede? Allah Kız mı Erkek mi?
Aslında uzmanlar çocuklara okul öncesi dönemde dini kavramlardan söz edilmemesi gerektiğini dile getiriyor. Ancak çocuklar yine de çevrelerinden Allah gibi kelimeleri sıklıkla duyuyor ve onlar için soyut bir kavram olan Allah konusunda çeşitli sorular sorabiliyorlar. Elbette okul öncesi dönemde çocukların elle tutamadıkları, gözle göremedikleri soyut kavramları tam olarak anlamalarını beklemeyin. İşte bu nedenle soyut kavramlardan ve Allah’tan söz etmeyin. Bu ve benzeri sorulara “günah, ayıp, böyle sorular sormamalısın” şeklinde yanıtlar asla vermemelisiniz. Uzmanların önerisi böyle sorulara samimi bir şekilde “bilemiyorum” yanıtını vermek oluyor. Çocuklar bu yanıtı dürüstçe ve samimi bulunuyor. Çocuklarınıza “bilmiyorum” demekten çekinmeyin.
O Ne, Bu Ne, Şu Ne?
Ah o bitmek tükenmek bilmeyen ve ardı arkası kesilmeyen soru bombardımanları… Çocuklar bir anda çevrelerinde gördükleri her bir nesnenin ne olduğunu ailelerine sormaya başlayabiliyor ve bu durumu kuşkusuz her ebeveyn yaşıyor. Çocuklar meraklıdır ve soru sormak onlar için sanıldığı gibi bir oyun değil, dünyayı keşfetme çabasıdır. Dolayısıyla öncelikle sabırlı olmalı ve bu soruların tamamını sakin bir şekilde, kısa cümleler ile yanıtlamalısınız. Aileler için bir süre sonrasında bu durumun bunaltıcı olduğunu biliyoruz ve bu gayet normal bir durum. Ancak yine de çocuklara “bu kadar yeter, daha fazla soru sorma, bunları daha sonra açıklarım” şeklinde yanıtlar vermemek gerekir. Üzgünüz ama o soruların hepsi, istisnasız hepsi yanıtlanacak!
Neden Aldın, Neden Burada?
Minikler kimi zaman bir filozof edasıyla yetişkinlere bile hayatı sorgulatacak sorular sorabiliyor. Bu soru tipleri arasında “bunu neden aldın” ve “bu neden burada” gibi sorular da sorabiliyor. “Neden ekmek aldın, koltuk neden burada, bu kolyeyi neden takıyorsun, saçların neden siyah” gibi sorular aileler tarafından çocukların sıkıldığı ve konuşmak istediği için bu tür sorular sorduğu şeklinde değerlendiriliyor. Oysa uzmanların görüşü daha farklı; bu sorular her şeyi anlama çabası! Özetlemek gerekirse bu tipte soruları da sakince ve kısa cümlelerle yanıtlamalısınız. Birkaç örnek verelim mi?
Neden ekmek aldın?
Çünkü acıktığımızda ekmek yemek isteyebiliriz.
Bu kolyeyi neden takıyorsun?
Çünkü bu kolyeyi seviyorum ve takmak istiyorum.
Koltuk neden burada?
Çünkü odada bu koltuğu koymak için en uygun yerin burası olduğunu düşündüm.
Senin annen baban var mı?
Kabul edelim, anne/babaları zorlayan sorulardan biri… Çünkü bu sorunun ardından kuşkusuz şu benzeri sorular da gelecek: “Peki, neden burada değiller, neden seni bıraktılar, sen de beni bırakacak mısın, herkesin annesi babası oluyor mu vs…” Bu soruları da yanıtlamanız gerektiğini artık biliyorsunuz. Peki, ama hangi cümlelerle? Birkaç örnek verelim. “Benim de annem ve babam var, yanımdalar sadece bu evde yaşamıyorlar, beni bırakmadılar, sadece başka bir evde yaşıyorlar çünkü artık ben bir çocuk değilim bir yetişkinim, ben seni bırakmayacağım, her zaman senin yanında olacağım, elbette benim kadar büyüdüğünde eğer sen istersen başka bir evde yaşayabilirsin…”
Ben Ne Zaman Büyüyeceğim?
Bu soruya içinizden gelen yanıtın ne olduğunu tahmin edebiliyoruz; “keşke hiç büyümesen, benim küçük yavrum olarak kanatlarımın arasında kalsan…” Ancak elbette böyle bir yanıt vermemeniz gerekiyor. Bu soruya sadece şöyle bir yanıt vermeniz yeterli olacaktır: “Güzelce beslenirsen sen de zaman geçtikçe büyüyeceksin, vücudun gelişecek ve sen de bir yetişkin gibi görüneceksin.”
İnsanlar/Hayvanlar Neden Ölüyor?
Bu soru genellikle bir aile büyüğünün vefat ettiği ya da beslenen evcil bir hayvanın vefat ettiği durumlarda çocukların sorduğu sorular arasında yer alıyor. Ölümü kesinlikle bir uyku hali gibi anlatmamalısınız. “Ölmedi, sadece uzun bir uykuya daldı” gibi açıklamalar çocukların kafasını bir hayli karıştırabiliyor. Bunun yerine ölümü “artık nefes almak, yürümek, yemek emek gibi eylemlerin yapılamaması hali” olarak açıklayabilirsiniz.