Okul Öncesi Dönemde Zeka Gelişimi
Çocuklarda okul öncesi dönem, beyin gelişiminin en hızlı ve aynı zamanda en yoğun yaşandığı dönemdir. Doğumdan sonraki ilk 6 yılda çocuklarda beyin gelişimi, ince motor becerilerinin kazanımı, bilişsel ve duygusal gelişim, dil gelişimi ve sosyal gelişim noktasında son derece önemli bir temeli oluşturur. Son yıllarda yapılan uluslararası araştırmalar ve çeşitli testler, okul öncesi dönemde çocukların beyin aktivitelerine dair çok daha net bulgular elde edilmesini sağladı. Örneğin bu araştırma sonuçlarına göre çocukların beyni 3 yaşına kadar, yetişkinlerin beyninden 2,5 kat fazla çalışıyor. 6 yaşına kadar çocukların beyninin bir profesör beyninden 2 kat hızlı çalıştığı da anlaşıldı.
Tam Olarak Nedir Bu ‘Zeka’ Dedikleri?
Çocukların zeka gelişimi konusunu derinlemesine ele alacağız. Ancak öncesinde zeka kavramını biraz daha yakından inceleyelim. Zekanın pek çok farklı türü bulunuyor. Günümüzde bilim insanlarının çok büyük bir bölümü Gardner’in ortaya attığı ‘çoklu zeka’ kuramını benimsiyor. Çoklu zeka kuramı kapsamında zeka, 8 farklı başlıkta ele alınmalıdır.
- Görsel zeka
- Dil zekası
- Mantık zekası
- Müzik zekası
- İçsel zeka
- Sosyal zeka
- Kinestetik zeka
- Varoluşçu zeka
Bireylerde dil zekası oldukça gelişmiş bir düzeye ulaşabilirken, görsel zeka aynı ilerlemeyi kaydedemeyebilir. Aynı durum çocuklarda da geçerlidir. Kişiler arası etkileşimde ve iletişimde zekasını çok iyi kullanabilen bir çocuk sanat konusunda aynı zeka performansını sergileyemeyebilir. Dolayısıyla çocukların sadece bir konuda sergiledikleri zeka performansının asla tek başına değerlendirilmemesi gerekiyor.
Bir çocuğun herhangi bir enstrüman kullanmayı yaşıtlarından daha sonra öğrenmesi ya da öğrenirken daha fazla zorlanması, bu çocuğun genel olarak zeka performansında bir sorun olduğu anlamına gelmez. Sonuç olarak okul öncesi dönemde zeka gelişimi konusunu da bu bilgi doğrultusunda değerlendirmenizde fayda olacaktır.
Çocuklarda Zeka Seviyesi Bir Kader Değildir!
Zeka gelişimi beyin gelişiminin en önemli dinamiğidir. Zeka gelişiminin sadece genetik faktörlere bağlanmaması gerekiyor. Elbette genetik faktörlerin etkisi var ancak zeka, kişinin yaşantısı ile sürekli olarak etkileşim halindedir ve gelişime açıktır. Artık uzmanlar ‘zeka’ kavramına ‘çevre – yaşantı – kalıtım’ ürünü olarak bakıyor. Çünkü günümüzün yeni çağdaş kuramları, zekanın sanılandan çok daha fazla sayıda faktörden etkilendiğini savunuyor. Bu kuramların büyük bölümünün çeşitli bilimsel dayanaklarının da bulunduğunu belirtelim. Dolayısıyla çocuklarda okul öncesi dönemde, bilişsel kapasite, motor becerileri, kendini ifade edebilme, problem çözebilme gibi sayısız unsur zeka gelişimi üzerinde etkili oluyor. Özetlemek gerekirse tüm çocuklarda zeka ile gelişim arasında çok sıkı bir bağ var ve zeka seviyesine bir ‘kader’ ya da ‘genetik bir sonuç’ olarak bakılmaması gerekiyor!
Konuya bir örnekle açıklık getirelim. Aynı genetik örüntüye sahip olan iki çocuk olduğunu varsayalım. Bu çocuklardan biri, çok sayıda kişi ile etkileşim halinde ve oyunlara yeterince zaman ayıracak şekilde büyüyor. Diğer çocuk ise daha kısıtlı bir iletişim imkanına sahip ve oyunlara yeterince zaman ayıramıyor. Bu iki çocuğun zekasını kullanma yetisinin aynı düzeyde olması olanaksız. Çocukların gelişim sürecinde ortaya çıkan farklılıklar, zeka gelişimini doğrudan etkisi altına alıyor. Hatta çocukların gelişim süreçlerindeki kritik dönemlerde, gelişimsel anlamda bazı sorunlar yaşamaları vahim sonuçlar bile doğurabiliyor. Bu çocukların ileride mental retardasyon yani zihinsel gerilik yaşama riskleri bulunuyor.
Oyunlar Zeka Gelişiminde Bu Kadar Etkili mi?
Bu soruya daha önce Amerika’da, Berkeley Üniversitesi’nde yapılan ve sonuçları tüm dünyada büyük yankı uyandıran bir araştırma ile yanıt verelim. Araştırma öncesinde çocukların IQ puanları ve mantıklı düşünme düzeyleri ölçüldü. Sonrasında çocukların haftada 2 defa akıl ve zeka oyunları ile zaman geçirmeleri sağlandı. Bu zaman ise her defasında sadece 1 saat 15 dakikaydı. Ardından çocukların IQ ve mantıklı düşünme düzeyleri yeniden ölçüldü. Bu çocukların IQ düzeylerinde 13 puan artış olduğu ve mantıklı düşünme düzeylerinin de % 32 düzeyinde arttığı belirlendi.
Bu araştırma sonuçları da gösteriyor ki, çocukların zeka gelişiminde kimi zaman yalnız olarak oynadıkları, kimi zaman da bir grupla birlikte oynadıkları tüm oyunların olumlu bir katkısı oluyor. Ünlü Fransız yazar Montaigne’nin de belirttiği gibi çocuklar için oyun en önemli uğraştır ve hayatı öğrenme aracıdır. Zeka gelişiminin yanı sıra sosyal gelişimleri, iletişim becerileri kazanmaları, problem çözme yetisi kazanmaları gibi pek çok farklı konuda oyunlar çocukların gelişimine sanılandan daha fazla katkıda bulunuyor.
Çocukların beyin gelişimlerinde en kritik süreç ilk 6 yıldır ve aynı zamanda oyunlarla en çok zaman geçirdikleri dönem de okul öncesi döneme tekabül ediyor. İşte bu nedenle okul öncesi dönemde çocukların doğru yönlendirilmesi, daha fazla sayıda kişi ile ve özellikle de yaşıtları ile iletişim/ etkileşim içerisinde olmaları zeka gelişimleri bakımından büyük önem taşıyor. Peki, zekayı etkileyen sadece oyunlar mı?
Zeka Gelişimi Beslenmeden de Etkileniyor…
Zeka ile beslenme arasındaki bağı anlamak için rotamızı yeniden bilimsel araştırmalara çeviriyoruz. Bu araştırmalar özellikle okul öncesi dönemde uygun beslenme imkanlarından mahrum kalan çocukların zeka gelişimlerinde ciddi sorunlar olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik günümüzde, yakın zaman önce yapılan sayısız bilimsel araştırma ile yine aynı neticeye varıldı. Bu durumda anne babalar hangi gıdalar ile çocukların zeka gelişimini destekleyebileceklerini merak ediyor.
Omega türevlerinin zeka gelişimine en büyük katkıyı yaptığını belirtmek mümkün. Beyin yapısının % 60’ına yakını yağlardan oluşuyor. Çocuklarda zeka ve beyin gelişimine en büyük katkıyı Omega 3 yağ asitleri, EPA ve DHA yapıyor. Beslenme uzmanları, çocuklar için sağlıklı ve düzenli bir beslenme programı oluşturulurken omega türevlerine haftada en az 2 defa yer verilmesini öneriyor. Elbette istisnasız tüm gıdaların, doğalının tüketilmesi gerekir. Ancak çocuklara her gıdayı yedirmek de bir o kadar güç ve bu durumda omega katkılı takviye edici gıda tabletleri olduğu şeklinde küçük bir hatırlatma yapalım. B grubu vitaminleri, çinko ve iyot da çocukların zeka gelişimini etkileyebiliyor. Bu konuda ebeveynlerin alabileceği en sağlıklı karar, çocukların beslenme programını bir beslenme uzmanına danışarak belirlemektir.
Peki, Ya Olumsuz Etkenler?
Okul öncesi dönemde zeka gelişimini destekleyen olumlu unsurlardan söz ettik. Olumsuz faktörlere de kısaca değinmekte fayda olacaktır. Bu faktörlerin başında stres geliyor. Stres toplumda sadece yetişkinlerin yaşadığı bir durum olarak değerlendiriliyor. Oysa çocuklar da ciddi düzeyde stres yaşayabiliyor ve bu da zeka gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor. Çocukların daha iyisini yapabilmesi için teşvik edilmemesi de bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca ailelerin çocukları ile yeterince etkileşim içerisinde olmaması da zeka gelişimi üzerinde çok önemli bir olumsuz faktördür.
Çocuklarda zeka gelişimi çeşitli dönemlerde farklılık gösterebilir. Örneğin çocuklar parmak kasları gelişmeden okuma ve yazma öğrenmekte güçlük çeker. Ancak parmak kasları geliştiğinde bu konuda daha istekli olacaklardır ve öğrenme süreçleri de kolaylaşacaktır. Çocuklarda özellikle 7 yaşından önce yabancı dil öğrenmenin zeka gelişimine son derece efektif katkılarda bulunduğu yapılan pek çok bilimsel araştırma ile anlaşıldı. Fakat bu durum çocuğunuzun birkaç haftada yabancı dil konuşabileceği anlamına gelmez. Zeka, tek bir olgu çerçevesinde ele alınmaması gereken kompleks bir konudur. Aileler çocuklarının zeka gelişimini destekleyen imkanları sunabilir. Fakat sonuçları görmek için acele etmemelisiniz.