Çocuk Eğitiminde ‘Ödül – Ceza – Bedel Ödeme’ Kavramları
Çocuklara iyi bir eğitim vermek elbette tüm ailelerin ortak arzusudur. Ancak eğitim vermeye çalışırken yapılan bazı hataların geri dönüşü de ciddi boyutlarda olabiliyor. Çünkü çocuk eğitiminde ailelerin sıklıkla başvurduğu yöntemler arasında en çok plana çıkan ödül – ceza sistemi oluyor. Fakat ceza verme ile bedel ödeme arasındaki ince nüans çoğu zaman gözden kaçıyor ve ortaya çıkan tablo aileleri hiç memnun edici olmuyor.
Pedagoji Dünyasında Bitmek Bilmeyen Ödül-Ceza Sistemi Tartışması
Günümüzde çocuk eğitiminde ceza ve ödül en tartışmalı konulardan biri olma özelliğini de koruyor. Zira konuya dair araştırma yapan ailelerin aklı kimi zaman daha da karışabiliyor. Çocuk psikolojisiyle ilgili bazı çevreler ödül ve ceza sistemine karşı, bazı çevreler ise ödül ve ceza sistemi olmadan çocuklara iyi bir eğitimin verilmeyeceği görüşü hakim. Dolayısıyla aileler, söz ettiğimiz ince nüansa odaklanmaya çalışırken bile ‘doğru mu yapıyorum’ endişesini yaşamaya devam ediyor.
Sonuç olarak pedagoji dünyasında ‘ödül – ceza sistemi ve bedel ödemek’ konusunda yaklaşımlar çok farklı olsa da tüm dünya genelinde kabul gören bir gerçek de var. O da çocukların sorumluluk almayı ve doğru davranışlarda bulunmayı şu yollardan geçerek öğreniyor olmalarıdır:
- Konuyu açıklama
- Örnek olma
- Birlikte yapma
- Yalnız yapması için teşvik etme
- Ödüllendirme
- Yaptırım uygulama
Konumuz son iki aşama ile ilgilidir ve anne/babalar da çocuklarına eğitim verirken zaten bu son iki aşamada zorlanıyor.
Çocuklarda Davranışının Bedelini Ödemek Nedir?
Öncelikle konuyla ilgili ailelerin aklını karıştıran unsuru net bir şekilde ortaya koyalım. Ceza verme ya da bedel ödeme konusunda hedef kesinlikle çocuk değil çocuğun davranışı olmalıdır. En büyük yanlış da burada yapılıyor. Çocuğu cezalandırma davranışı çoğu zaman işe yaramıyor. Çünkü çocuk, davranışının bedelini ödemiyor, bizzat çocuğun kendisi cezalandırılıyor. ‘Bedel ödeme’ kavramı aileler tarafından cezadan daha ağır bir yaptırım olarak değerlendiriliyor ancak bu yanlış. Uzmanlar cezanın çocuklar için daha ağır bir yaptırım olduğunun her defasında altını çiziyor.
Konuyu bir örnekle açıklığa kavuşturalım. Çocuğunuza ‘yemeğini yemezsen oyun oynamazsın’ şeklinde bir açıklama yaptığınızı varsayalım. Çocuk yemeği yemiyor ve oyun da oynamıyor. Bu durumda cezalandırılan çocuğun davranışı değil, çocuk oluyor. Aynı zamanda çocuğun yemek yememe davranışı da meşrulaşıyor. Yani çocuk yemeğini yememeyi bir seçenek olarak algılıyor ve oyun oynamamayı göze alarak yememeyi seçiyor. Oysa yaşamın kendisinde, hayatın doğal akışında bedel ödeme vardır. Her birey davranışlarının sonucunu düşünerek karar verir.
Örneğin uçuş saatine geç kalırsanız uçağı kaçırırsınız. Elektrik faturasını ödemezseniz elektriğiniz kesilir. Oysa çocukların davranışını değil, kendisini cezalandırmak, uçuş saatini kaçırdığınız için elektriğinizin kesilmesine benzer. Yaşamda böyle bir doğal denge var mı? Hayır. O halde neden çocuklara seçimlerinin bedelinin olduğunu öğretmiyor, onları yani bizzat kendilerini cezalandırarak olumlu bir sonuç bekliyoruz?
Farkındaysanız yaşamda bedel ödeme vardır ve bu bedel de bizzat seçimle ilgilidir. Çocuklara da sorumluluk kazanmayı, doğru davranmayı öğretirken yanlış davranmanın bir bedelinin olduğunun da öğretilmesi gerekiyor. Örneğin çocuğunuz yemek yemediğinde bir süre sonra acıkacaktır. Acıktığında çocuğunuza yemek vermemek, çocuğunuzu cezalandırmanızdır. Ancak acıktığında, yemek saatinde masada daha fazla yemek seçeneğinin olduğunu ve artık seçeneklerin o kadar çok olmadığını söylemek, sadece tek bir yemek seçeneği sunmak bedel ödeme durumudur. Çocuk bu durumda seçiminin yani yemek yememesinin bir bedelinin olduğunu öğreniyor ve konuya yaklaşımı da zamanla değişmeye başlıyor.
Bu aileler tarafından çok katı bir tutum olarak değerlendirilebiliyor. Oysa uzmanlar aksine, bedel ödemenin cezalandırmadan daha hafif bir yaptırım olduğunu belirtiyor. Örneğin öfke krizi geçirerek oyuncaklarını kıran bir çocuğa ceza olarak 2 saat odasında kalmasını söylemeniz, çocuğunuzun bu davranışını değil, bizzat kendisini cezalandırmanızdır. Ancak kendisine yeni oyuncak almayacağınızı söylemeniz, davranışının bedelini ödemesidir. Bu ikisi arasındaki fark çocukların eğitimi noktasında çok büyük bir önem taşıyor.
Çocuğunuzun Yaşını, Becerilerini ve Kişiliğini Asla Göz Ardı Etmeyin!
Bedel ödeme konusunda en kritik unsur çocukların yaşını, becerilerini ve kişiliğini de göz ardı etmeden karar vermektir. Az önce verdiğimiz örnekten yola çıkalım. Çocuğunuz yemek yemediğinde ve sonrasında acıktığında, sadece ‘yemek saatinde yemediğin için kendi yemeğini kendin hazırlamalısın’ demek doğru değil. Elbette çocuğunuzun yaşı mutfakta yemek hazırlamaya uygun olmayabilir. Bu durumda, ‘istersen sana yardımcı olabilirim’ yaklaşımını da izlemelisiniz.
Çocuğunuzun kişiliğini neden dikkate almalısınız? Her yetişkin gibi çocuklar da acıktığında sinirli olur. Bazı çocuklar acıktığında daha öfkeli bir hale gelebiliyor. Dolayısıyla bu durumda yemek yememesinin bedelini daha farklı şekilde ancak yine yemekle ilgili olarak ödemelidir. Örneğin çocuğunuzun çok da sevmediği bir yemek sunabilirsiniz. Başka yemek seçeneğinin olmadığını söyleyebilirsiniz. Bu durumda acıkmışken daha fazla beklemesi gerekmez ve yine tercihinin bedelini de öder. Ancak yemek de yemiş olur ve öfke krizine girmez. Çocuğunuzun yaşını da dikkate almalısınız. Çocuklar oyuncaklarını paylaşmak istemeyebilir ve yaşı gereği bu son derece normal bir durumdur. Böyle bir durumda ceza vermek, bedel ödemesini sağlamak gibi eğilimleriniz olmamalıdır. Çocuğunuzun yaşını ve o yaşa özel durumları kesinlikle göz önünde bulundurmalısınız.
Ödül Hangi Noktada Devreye Girmeli?
Çocukların olumlu davranışlarının da takdir edilmesi gerekiyor. Çünkü çocuklarda takdir görmeyen olumlu davranışlar zamanla kaybolabiliyor. Bu nedenle ödül sistemi de çocuk eğitiminde olması gerekenlerden biri olarak düşünülüyor. Hatta ödüllendirmenin disiplini kolaylaştırdığını bile söylemek mümkündür. Çocuklara teşekkür etmenin de faydalı olduğu çoğu zaman uzmanların altını çizdiği konulardan biridir. Çocuğunuz doğru davrandığında ara sıra ona teşekkür edin.
Açıklama yapmak bu noktada kritik unsurlardan biridir. Çocuklardan bir şey yapmalarını ya da yapmamalarını istediğinizde nedenini de açıklamalısınız. Örneğin çocuğunuzun size ağlayarak bir şey anlattığını varsayalım. Ondan sadece ağlamayı kesmesini istemeniz doğru değil ve yüksek olasılıkla işe yaramayacak. ‘Ağladığın için ne söylediğini anlamakta zorlanıyorum, önce ağlamayı kesip sonra anlatmayı dener misin, bu durumda ne söylediğini anlayabilirim’ şeklinde bir yaklaşım çok daha doğru olacaktır. Teşekkür ederken de nedenini açıklamalısınız. Çocuklar hangi davranışlarının takdir gördüğünü sizden net bir şekilde duymalıdır.
Ayrıca çocukların her davranışının bedelini hemen ödemesini sağlamaya kalkmanız da büyük bir hata! Öncelikle bunun nedeni üzerine düşünmeli, nedenlerini belirlemeye çalışmalısınız. Bu nedenleri ortadan kaldırmanız durumunda sonuç da kendiliğinden değişir. Sürekli olarak bedel ödemesini sağlamak ya da davranışını cezalandırmak çocuğunuzun psikolojisini sandığınızdan çok daha fazla oranda olumsuz etkiler. Son olarak çocuklara sınır koymak gerektiğini de belirtelim. Şayet çocuklarınıza sınır koymazsanız onlardan olumlu davranışlar beklememelisiniz. Her evde kurallar, sınırlar olmalı ve çocuklara da anlayabileceği bir dille kurallar, sınırlar anlatılmalı!